
Fosil yakıtların elbet bir gün tükenecek olması, ulaşım yöntemlerimizi sorgulamak için yeterli bir sebep. Alışılagelmiş içten yanmalı motorların artık yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Kosta Rika ve Güney Kore 2020’den; İsveç, Danimarka, Hollanda, İrlanda, İsrail ve Hindistan 2030’dan itibaren ülkelerinde benzinli ve mazotlu araçların satışının yasaklanacağını açıkladı. Peki, elektrikli araçların olduğu bir geleceğe hazır mıyız? Bu sorunun cevabını Tesla’nın Model X aracı üzerinden cevaplamaya çalışalım.

2003 yılında kurulan ve sadece elektrikli araç üreten Tesla, şüphesiz ki namını dünya çapında birçok ödül kazanan Model S’e borçlu. Sedan bir otomobil olan Model S’in ağabeyi sayabileceğimiz Model X, 5 metre uzunluğu ve 2.3 metre genişliğiyle devasa bir SUV. 2.5 ton ağırlığının sebebi ise ortalama 450 km menzil sağlayan bataryası. Tesla’nın mühendisleri, uzaktan dezavantaj gibi görünen bu durumu; bataryaları aracın tabanına yerleştirerek avantaj haline getirmiş. Zira bu sayede Model X’in ağırlık merkezi aşağıya çekilerek viraj kabiliyeti artırılırken takla atma ihtimali de düşürülmüş.

“Bu kadar ağır bir araç kesin hantal olur” diye düşünebilirsiniz. Elektrikli motorlar tam da bu noktada devreye giriyor. Model X’te biri ön diğeri ise arka tekerleri döndüren iki adet elektrikli motor bulunuyor. Toplamda üç adet versiyonu olan aracın performans paketine sahip P100D modeli, 0’dan 100 km/s’ye 2.7 saniyede çıkıyor. Bu değer, Model X’in 600 beygir gücüne sahip birçok spor arabadan daha güçlü olduğunu gösteriyor. Aslında bu güç, biraz da elektrikli motorlar ile alakalı. Elektrikli motorlar, yapıları gereği içten yanmalı motorların aksine maksimum güçlerini başlangıç anında verirler. Bu yüzden yüksek torka sahip elektrikli otomobiller kalkışta oldukça seridir, ancak belirli bir hızı aştıktan sonra hızlanmaları yavaşlar. Bu durum, sabit hızda gitmeyi tercih eden sürücüler için bir sorun değildir. Zaten ani hızlanmalar, elektrikli araçların menzilini kısaltan en büyük etkendir.

Menzil demişken; performans paketi haricinde Tesla, Model X almayı düşünenlere iki farklı seçenek daha sunuyor. Biri baz model olan 75D, diğeri ise uzatılmış menzilli pakete sahip 90D. 75D’nin menzili 400 km iken 90D’nin menzili 520 km’ye çıkıyor. Menzil, elektrikli araçlardaki en büyük tartışma konularından biri. Uzun yol sürücüleri için 520 km yetersiz gelebilir. Tesla bu durumu süperşarj adını verdiği teknolojisi sayesinde çözmeye çalışmış. Yarım saatlik bir süperşarj seansı, Model X sürücülerine 270 km’lik bir menzil sağlasa da ülkemizdeki süperşarj istasyonlarının sayıca az olması düşündürücü. Ayrıca resmi olarak Türkiye’de faaliyet göstermeyen Tesla marka aracınızın bakımını yaptırmak istediğinizde yurtdışına göndermek zorunda olmanız da cabası.

Elektrikli araçların motorları, içten yanmalı motorlara göre daha küçüktür. Radyatör ve egzozun da bulunmaması, geniş bir bagaj hacmine imkân sağlıyor. Model X’te biri ön, diğeri ise arkada olmak üzere iki adet bagaj mevcut. Ayrıca neredeyse sıfır gürültüyle çalışan elektrikli araçlar, son derece sessiz ve konforlu bir sürüş sunuyor. Tercihe göre 4, 5, 6 veya 7 koltuklu olarak satın alabileceğiniz Model X’in kabin içi son derece ferah ve geniş. 6 (2+2+2) veya 7 (2+3+2) kişilik modellerin en arka sıradaki koltukları, alçak tavan ve kısa diz mesafesi yüzünden yetişkinlerden ziyade çocuklar için daha uygun. Arka kapıların martı kanat olarak açılıp kapanması ise en arka sıraya oturacakların araca giriş-çıkışlarını kolaylaştırıyor. İç mekânda kullanılan parçalar ortalama kaliteye sahip, rakipleri Volvo XC90 ve Audi Q7’den bu anlamda geride kalıyor. Gelgelelim Model X, teknolojik açıdan neredeyse tüm otomobillerden üstün. Zaten bu durum konsolda bulunan 17 inçlik dokunmatik ekranla kolayca göze çarpıyor.

Aracın neredeyse tüm ayarlarını bu ekran üzerinden yapabiliyorsunuz. Bakmadan da basıp çevirebileceğiniz butonların aksine; dokunmatik ekranı kontrol edebilmek için gözlerinizi yoldan ayırmanız gerekiyor. Kulağa tehlikeli gibi gelse de Model X’in otomatik pilot modu, tehlikeyi oldukça azaltıyor. Otomatik pilottayken Model X, sensörler vasıtasıyla hem bulunduğu şeridi takip edebiliyor hem de önündeki araçla mesafeyi ayarlayabiliyor. Aynı zamanda 160 metre kadar uzun bir mesafeyi tarayarak gerektiğinde otomatik fren de yapabiliyor. Otomatik pilotta şerit değiştirmek isterseniz, geçmek istediğiniz yöne doğru sinyal vermeniz yeterli. 8 kamera ile trafiği takip eden Model X, güvenli bir anda kendiliğinden şerit değiştirebiliyor. Ayrıca artık birçok otomobilde bulunan otomatik park etme özelliği Model X’te de mevcut. Ancak, çok sık karşılaşmayacağınız bir özellik daha sunuyor Model X; uzaktan kumanda.

Belirli bir mesafede, akıllı telefonunuzla kontrol edebildiğiniz uzaktan kumanda ile aracınızı yanınıza çağırabiliyorsunuz. Bu özellik ilk etapta kulağa gereksiz gibi gelse de dar alanlara park ederken büyük bir avantaj sağlıyor. Park edeceğiniz dar alanın girişinde arabadan rahatça inip, park etmenin geri kalan kısmını telefonunuzla halledebilirsiniz. Bu sayede daracık alanda araçtan inmeye çalışırken kapıyı çarpmaktan korkup iki büklüm olmanıza gerek kalmıyor.

Model X, elektrikli bir otomobil olması sebebiyle sıfır karbon salınımı sayesinde çevre dostu olarak adlandırılabilir. Ancak bu çevre dostu aracı şarj ederken kullanılan elektrik, kömür veya doğal gaz yakılarak üretilmişse tam anlamıyla sıfır karbon salınımından söz edilemez. Elektrikli araçların çevreye zarar vermemesi için; şarj ederken kullanılan elektriğin de su, güneş veya rüzgâr gibi yenilenebilir enerji yöntemleri ile üretilmesi gerekiyor.

Ayrıca batarya teknolojisi de henüz istenen seviyeye ulaşmadığından; konvansiyonel otomobillere alışık sürücüler için elektrikli araçlar hala bir soru işareti. Menzilin biraz daha uzaması, şarj istasyonu sayılarının artması ve şarj sürelerinin kısalması gerekiyor. Bu açıdan; başta Tesla Model X olmak üzere piyasadaki diğer tüm elektrikli araçlara tek kanallı siyah-beyaz televizyonlar gibi bakabiliriz. Elbette teknoloji ilerledikçe elektrikli otomobiller de gelişecek ve yaygınlaşacak. O gün geldiğinde de içten patlamalı motorlara sahip arabalar, tarihin tozlu sayfalarında demode birer ulaşım aracı olarak yerlerini almış olacaklar.
