
Bundan tam 35 yıl önce, yani 1984’te; Honda bir görev için yola koyuldu. Hedef; dönemin en gözde ve en hızlı otomobilleri olan Lamborghini Countach ve Ferrari Testarossa kadar hızlı ve gösterişli, ama onlardan çok daha ucuza satabileceği bir araç üretmekti. Bu amaç doğrultusunda; spor araba sevdalısı çocukların odalarındaki posterleri süsleyen otomobillerin neredeyse tamamının altında imzası olan İtalyan tasarım şirketi Pininfarina ile ortaklaşa işe koyuldu.

Açılımı New (Yeni), Sportscar (Spor araba), eXperimental (Deneysel) olan NSX’in motor bloğunun, hem ağırlık merkezinin daha dengeli olması hem de arkadan itişli aktarma sisteminde gücü arka tekerlere daha verimli ulaştırabilmesi adına aracın ortasında yer almasına karar verildi. 1986 yılında ortaya çıkan prototipin en büyük özelliği; tamamen alüminyumdan oluşan bir kasaya sahip olmasıydı. Bu sayede araç önemli ölçüde hafifletilerek güç-ağırlık dengesinde büyük bir avantaj yakalandı. 1989 yılında, efsanevi Formula 1 pilotu Ayrton Senna henüz prototip aşamasında olan NSX ile Japonya’nın Suzuka pistinde attığı turlar sonunda verdiği geribildirimlerle Honda’nın mühendislerini çalışma masalarına geri gönderdi; zira aracın şasesi fazla esnekti. Bu da NSX’in hem viraj kabiliyetini hem de ivmelenmesini olumsuz yönde etkiliyordu.

Nihayet 1990 yılında Japonya’da, 1991 yılında ise Amerika Birleşik Devletleri’nde satışa çıkan NSX o kadar rağbet gördü ki; üretilen tüm araçların kısa sürede satılması bir yana, bu nispeten makul fiyatlı, yakışıklı ve hızlı spor arabayı almak isteyenler üç yıllık bir teslimat sırasına girmek zorunda kaldılar. Şüphesiz ki Honda, NSX ile adını spor araba tarihine altın harflerle yazdırdı. 2005 yılında üretimi durdurulan NSX’ten uzun bir süre haber alınamadı. Honda, 10 yılı aşkın bir süre boyunca yepyeni bir NSX geliştirdiklerini olabildiğince gizli tutmaya çalıştı. Motor bloğu ve gücü hakkında çeşitli söylentiler yayılan NSX için nihayet resmi açıklama yapıldı: yeni NSX hibrit bir araç olacaktı.

Elektrikli araçların geçtiğimiz yıllarda gösterdiği gelişim otomobil severlerin dikkatinden kaçmadığı gibi, Honda mühendislerinin de ilgisini cezbetmiş. Daha çok çevre dostu olması ve yakıttan tasarruf yapması sebebiyle tercih edilen elektrikli araçlar, batarya teknolojisinin gelişmesi ile birlikte spor araba sahnesinde de kendilerine yer bulmaya başladı. Yenilenen NSX’te biri benzinli, üçü elektrikli olmak üzere toplamda dört adet motor bulunuyor. Benzinli motor 3.5 litre hacme sahip, çift turbolu bir V6. Elektrikli motorların da takviyesi ile aracın ürettiği toplam güç 573 beygire ulaşıyor. NSX’in üç tane elektrikli motora sahip olmasının ise zekice bir sebebi var.

Elektrikli motorların ikisi, ön sağ ve sol tekerlere birbirinden bağımsız bir şekilde güç vererek aracın viraj kabiliyetini ve yol tutuşunu önemli ölçüde artırıyor. Araçta bulunan sensörler, virajın içindeyken hangi tekere ne kadar güç verilmesi gerektiğini otomatik ayarlayarak sürücüsüne kusursuz bir sürüş deneyimi sunuyor. Benzinli motorun arka tekerleri, elektrikli motorların ise ön tekerleri döndürdüğü yeni NSX’in uzay çağı seviyesinde bir 4X4 aktarma sistemine sahip olduğunu söylemek isabetli olur. Geriye kalan tek elektrikli motorun görevi ise benzinli motordaki turboların ara hızlanmalardaki gecikmesini önlemek için ani itiş kuvveti sağlamak. 0-100 km/s süresi 3.2 saniye olan NSX’in son hızı ise 305 km/s.

Tüm bu veriler kulağa her ne kadar heyecan verici gelse de yeni NSX, aynı fiyat bandındaki konvansiyonel benzinli motorlara sahip rakipleri kadar (örneğin Porsche 911 Turbo S) hızlı ve güçlü değil. Bu durumun oluşmasında öne çıkan sebep; araçta yer alan teknolojik sistemlerin ve elektrikli motorları besleyen bataryaların sebep olduğu yüksek ağırlığa kıyasla, hem benzinli hem de elektrikli motorların yeteri kadar güç üretememesi olarak göze çarpıyor. NSX ile aynı hibrit teknolojiyi paylaşan ve neredeyse beş kat daha pahalı olan Porsche 918, 887 beygir gücü üretirken; NSX’ten sekiz kat daha pahalı olan Ferrari LaFerrari 963 beygire sahip.

Bu açıdan bakarsak Honda; 1984’te ilk NSX’i ortaya çıkartırken edindiği misyonun gerisinde kalmış diyebiliriz. Zira 10 yılı aşkın bir sürede geliştirilen yeni NSX, ne aynı fiyat etiketini taşıdığı ne de aynı teknolojiyi paylaştığı rakipleri kadar hızlı. Honda’nın yeni NSX’i, Japon esintilere sahip tasarımıyla meraklısının ilgisini çekebilecek, Alman ve İtalyan rakiplerinden daha kullanıcı dostu ve uysal bir spor araba olarak göze çarpıyor.
