
Volkswagen’in Beetle ve T2’den sonra gelmiş geçmiş en ikonik aracı olan Golf, yeni kasasıyla bir kez daha sahnede. 1974’ten beri her yeni modeliyle C-segmentinin çıtasını biraz daha yükselten Golf’ün sekizinci nesli, beklentileri karşılayabilmiş mi? Bu yazıda, bu sorunun cevabını arayacağız.

Dünyanın neresinde olursanız olun, satın aldığınız için otomobil meraklıları tarafından asla yargılanmayacağınız bir araçtır Golf. Kompakt kasasına rağmen ferah bir iç kabin ve iş görür büyüklükte bir bagaj hacmi sunar. Her ihtiyaca cevap verebilecek şekilde tasarlanan efsane hatchback ile şehir içinde de rahatça işinizi görebilir, şehir dışı seyahatlerinizde de konforunuzdan ödün vermeden yolculuk yapabilirsiniz. Peki sekizinci nesil Golf (MK8), zaten oldukça iyi bir araç olan önceki nesil versiyonunun üzerine çıkabilmiş mi? Aslında bu sorunun cevabı ayrıntılarda gizli.

Yeni Golf, MK7 ile aynı platform üzerine inşa edilmiş. Bu yüzden ebatları bile neredeyse aynı. MK8, MK7’ye kıyasla sadece 29 milimetre daha uzun ve 10 milimetre daha dar. Aks mesafesinde ise herhangi bir değişiklik yok. 380 litrelik bagaj hacmine sahip aracın ağırlığı 1.4 ton dolaylarında. Motor çeşitlerindeki seçenek fazlalığı öne çıkan detaylar arasında. Benzinli motorlarda 1.0 TSI ve 1.5 TSI, dizelde ise sadece 2.0 TDI opsiyonu mevcut. Bunda 1.6 TDI motorun Dieselgate skandalı sonrası tarihe karışmasının büyük etkisi var muhakkak. Dizel motorlar, yüksek karbon salınımı yüzünden gelişmiş ülkelerce her ne kadar öcü ilan edilse de; Volkswagen tüketici taleplerinin devlet politikalarıyla paralel olmadığını düşünüyor olsa gerek ki dizelden vazgeçmemiş.

Motor seçenekleri arasında dikkati çeken ise eTSI adı verilen hafif-hibrit teknolojisi. Standart hibritlerin aksine, küçük bir elektrikli motor aracı kendi başına hareket ettirmiyor; sadece ani hızlanmalarda gaz tepkisini keskinleştirerek daha akıcı bir sürüş sağlıyor. Ayrıca start-stop esnasında da motorun daha erken çalışmasına yardımcı oluyor. eTSI haricinde VW, bir de 204 beygir gücü üreten 1.4 TSI eHybrid adında klasik hibrit motor seçeneği sunuyor. Aslında 2019’un Aralık ayında Almanya’da tanıtılan yeni Golf’ün Türkiye’ye gelmesi COVID-19 salgını sebebiyle gecikti. 2020’nin Haziran ayından sonra ülkemizde satışa çıkması beklenen Golf’ün hangi motor seçenekleriyle Türkiye pazarında yer alacağı henüz bilinmiyor.

Golf MK8’i, önceki nesillere göre bir adım öteye taşıyan en önemli özelliği ise ileri teknolojisi. Bunun izlerini aracın hem içinde hem de dışında görmek mümkün. İç mekan, yenilik sayılabilecek minimalistik bir dizayna sahip. Ön konsolda neredeyse hiç düğme yok, manuel düğmelerin yerini dokunmatik butonlar almış. Bu sayede her ne kadar daha derli toplu bir ön konsol görüntüsü ortaya çıksa da sürüş esnasında dokunmatik butonları kontrol etmek, manuel düğmelere göre daha zor. Ayrıca, ön konsolda aracın hemen hemen bütün ayarlarını yapabileceğiniz 10 inç büyüklüğünde dokunmatik bir ekran mevcut. Arayüzü oldukça kullanıcı dostu ve kontrolü kolay olan bu ekran, düşük donanım seçeneklerinde 8.25 inç büyüklüğünde geliyor. Akıllı telefon vasıtası ile klimayı uzaktan kontrol etmek de mümkün.

IQ.Light teknolojisi sayesinde aracın LED farları, sürüş dinamiklerine göre kendini sürekli bulunduğu ortama otomatik olarak adapte ediyor. Örneğin; düşük hızda giderken farların aydınlatma açısı genişliyor. Bu sayede sürücünün, yola atlama ihtimali olan tehlikeleri daha kolay fark edebilmesini sağlıyor. Yüksek hızlarda ise farların açısı daralıyor ve yolu 130 metre uzağa kadar aydınlatabiliyor. Böylelikle, uzaktaki bir engelin olabildiğince erken fark edilmesi ve frenlemenin zamanında yapılması amaçlanıyor. Ayrıca, geceleyin karşıdan gelen sürücülerin gözleri kamaşmasın diye kısa süreliğine parlaklık ayarı da kendiliğinden kısılıyor.


Bütün donanım ve motor seçeneklerinde standart sunulacağı ifade edilen CAR2x teknolojisi ise, bu teknolojiye sahip tüm araçların birbiriyle irtibat kurmasını sağlıyor. Sürücü bu sayede uzaktaki araçların ani fren ve manevralarından, acil durumlardan veya sıkışık trafikten haberdar olup ona göre önlem alma imkanına kavuşuyor.

Aracın genel hatları, fütüristik bir dizayn anlayışına sahip. Far ve stop lambalarının keskin hatları, yeni Golf’ü eskilere nazaran daha agresif göstermiş. MK7’ye göre biraz daha incelen burun, yüksek hızlarda aracın daha aerodinamik olmasını sağlamış. Sürüş konforu klasik VW seviyesinde, ses izolasyonu ise oldukça başarılı. Özetle, Golf sevdalılarını asla üzmeyecek bir araç olmuş. Ancak zaten yedinci nesil bir Golf sahibinin bu aracı satın alması için dengeleri değiştirebilecek kadar büyük bir yenilik yok. Golf’ün popülaritesi, ikinci el piyasasını her ne kadar hızlandırsa da MK8 satışlarının ülkemizde ne kadar başarılı olacağı hangi motor ve donanım seçeneklerinin sunulacağı ve fiyat politikasıyla doğrudan ilgili.
