
Çocuklar bile.
Masum görünen çocuk içinden geleni henüz yapmamışsa ya yeteri kadar güçlü olmadığının farkındadır ya da başına gelecekleri göze alamıyordur.
Bir başka alternatif ise masumiyetinin, uslu durmasının ve uysallığının çok küçük yaşlardan beri güzel sözler, sevgi ve şefkat ile ödüllendirilmiş olmasıdır.
Bilinç dışı düzeyde “uslu durunca, masum görününce, uysal olunca seviliyorum” çıkarımına varmıştır.
Küçük yaşta belki bu durum bir sorun teşkil etmeyebilir, ancak aynı tutum yetişkinlik hayatında devam ederse “masum” kartını oynayan kişi bu durumdan menfaat elde etmeye başlar.
Örneğin bazı sorumluluklarını üstlenmez; kendini dışarıya güçsüz, yeteneksiz, beceriksiz, şanssız olarak gösterir.
“Masum” görünen kişinin aksattığı sorumluluklarına ne olur peki?
Tabii ki yakın çevresinde onun sorumluluğunu üstlenmeye gönüllü kişi veya kişiler tarafından sahiplenilir.
“Masum” kişi bunu bilinçli bir şekilde yapıyorsa buna manipülasyon denir.
Etrafında ona yardım etmeye ve kendisinin üstlenmesi gereken sorumlulukları onun yerine halletmeye meyilli insanların olduğunu fark ettiği anda manipülasyon çarkı dönmeye başlar.
Birkaç örnek vermek gerekirse:
“Kargo şubesine gidip paket teslim almam lazım ama çok yoruldum.”
“Terziye verdiğim pantolonlarımı bir aydır gidip alacak vakit bulamıyorum, inanılmaz yoğunum.”
“Çok açım ama yemek yapmaya da üşeniyorum…”
Bu tip lafları eden kişinin yanında yardımsever biri varsa üstü kapalı yardım çağrısına balıklama atlayacak ve bu işleri yapmaya anında gönüllü olacaktır.
İnsanların birbirlerine yardım etmesinde hiçbir sakınca yoktur.
Ancak fark ettiyseniz bu örneklerin hiçbirinde bir yardım talebi yok.
Yalnızca aksatılan sorumluluğun beyanı ve muğlak sebeplerinin ilanı var.
Kendi sorumluluklarının farkında olan ve yapması gerekeni samimi olarak yapamayacak durumda olan kişi yardım isterken şuna benzer şeyler söyler:
“Ya biliyor musun şu kadar zamandır şu işi yapmam gerekiyor ama şu şu şu sebeplerden ötürü yapamıyorum, rica etsem benim için şunu yapar mısın?”
Burada açık bir yardım talebi var.
Tabii buna benzer cümlelerle de manipülasyon girişiminde bulunmak mümkündür.
Bu tip isteklerin samimiyeti, taleplerin sıklığına ve karşılıklı olup olmadığına bakılarak kolayca anlaşılabilir.
Eğer iki kişi arasında yardım isteyen taraf çoğunlukla aynı kişiyse ve bu kişi istediğini elde ettikten sonra yardım eden tarafa teşekkür mahiyetinde somut bir iyilik yapmıyorsa (yiyecek/içecek ısmarlama, ufak bir hediye, kıyak vs) veya benzer bir yardım ondan istendiğinde oralı olmuyorsa burada yine manipülasyondan söz edilebilir.
Ancak yardım talebi kırk yılda bir geliyorsa veya karşılıklı ve dengeliyse veya yardım eden kişinin harcadığı emeğe denk gelecek somut bir teşekkür ediliyorsa burada samimiyet ve yardımlaşma vardır.
Sorumlulukları çocuk yaştan beri başkaları (büyük ihtimalle aşırı ilgili ebeveynleri) tarafından üstlenilen ve kendini yeteneksiz, beceriksiz, güçsüz, şanssız zannederek büyüyen “masum” yetişkin birey, yukarıda manipülasyon olarak adlandırdığımız şeyleri bilinçli bir şekilde değil; inanarak yapar.
Örneğin devlet dairesinde iş halletmek, otomobilini muayeneye sokmak, kiralık ev aramak/bulmak/kiralamak gibi işleri yapamayacağını düşünür.
Bu yüzden çevresinde ona yardım edebilecek kişilere muhtaç bir konuma düşer.
Halbuki ona yardım edecek kişi de bu tip işleri halletmeyi büyük ihtimalle deneme/yanılma yöntemiyle veya sorarak öğrenmiştir.
Burada elini kirletmekten, başarısız olmaktan ve “beceriksiz” olarak yetiştirildiği ile yüzleşmekten korkan kişi; kendi işini kendi halletmeye karar verip ilk birkaç sefer başarısız olmayı göze almadığı takdirde her zaman başkalarına muhtaç olmaya devam edecektir.
Kısa vadede belki işini başkalarına çözdürmenin konforunu yaşar; ancak uzun vadede özgüven eksikliği, yalnız kalma korkusu ve kendinden nefret etme duygusuna bağlı depresyonla yüzleşmesi kaçınılmazdır.
Tabii burada aksatılan sorumluluğu üstlenen tarafa da değinmek gerekiyor.
Hayatın kendisi bir yüktür ve herkes büyük ölçüde kendi yüklerinden sorumludur.
Yük taşıma kapasitesi kişiden kişiye değişmekle birlikte bu kapasite, yük taşıdıkça bir yere kadar artar.
Yük taşımaktan kaçındıkça da güdük kalır.
Her ne kadar yük taşıma kapasitesi, sorumluluk üstlendikçe artsa da bu kapasitenin bir üst sınırı vardır.
Bu sınıra ulaşıldığında yükü taşıyan kişi bir yol ayrımına gelir.
Ya kendisine ait olmayan sorumlulukları artık yüklenmekten vazgeçer ve kendi sorumluluklarına yer açar ya da duygusal olarak kendine yakın hissettiği kişinin sorumluluklarını taşıyabilmeye devam etmek için kendi sorumluluklarını aksatmaya başlar.
İkinci durum söz konusu olduğunda başkasının aksattığı sorumluluğu üstlenmek için kendinden fedakarlık yapan kişi kendini huzursuz, yorgun, huysuz, mutsuz hisseder ve tepkisel, şikayetçi biri haline gelir.
Yaptığı fedakarlıkların farkındadır ve karşılığını alamadığını hissettiği durumlarda önce kendisini sonra da çevresindekileri yıpratır.
Bu yazıyı okurken eminim aklınıza tanıdığınız bir veya birkaç kişi gelmiştir.
Şimdi kendinize şu soruları sorun;
1- Çevremde kendini “masum”, yeteneksiz, beceriksiz, güçsüz, şanssız olarak gösteren kim veya kimler var?
2- Bu kişiler gerçekten kendileri lanse ettikleri gibi mi yoksa manipülasyon yaparak menfaat mi elde ediyorlar?
3- Bu kişi veya kişilerin aksattığı sorumlulukları kim veya kimler üstleniyor?
4- Bu sorumlulukları üstlenen kişi veya kişilere taşıdıkları yük ağır geliyor mu?
Kim bilir; belki “masum” kişi sizsiniz, belki de yakınınızdaki “masum” kişinin sorumluluğunu üstlenen…
Bu yazıyı okurken aklınızda canlanan kişi veya olay örüntüleriyle alakalı sorun yaşıyorsanız ve tek başınıza işin içinden çıkamıyorsanız danışmanlık almayı düşünebilirsiniz.
Sizi profesyonel bir kulakla dinleyecek danışman, anlattığınız olay örgülerinin duygusal yükünden bağımsız olacağı için sizin göremediğiniz bazı şeyleri fark etmenizi sağlayacak ve tarafsız analizleri ile size yol gösterecektir.
Danışmanlık randevusu için tugrulkatkak@gmail.com adresine e-posta atabilir veya aşağıdaki butona tıklayarak WhatsApp üzerinden iletişime geçebilirsiniz.