Kronik yalan ve ilişkiler

Kökeni insanlık kadar eskiye dayanan yalanın kimilerine göre çeşitli renkleri vardır.

Genellikle kimseye zararı olmadığı düşünülen yalanlara pembe veya beyaz renkleri yakıştırılır.

Tabii ki nezaket gereği bazen aklımızdan geçenleri olduğu gibi söyleyemeyebiliriz.

Bunun altında karşımızdaki insanı üzmemek gibi iyi niyetli bir tutum vardır.

Ancak bu durum kronikleşirse, söyleyen ve maruz kalan arasındaki ilişki zarar görmeye başlar.

“Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir” atasözü bu durumu çok şık bir şekilde özetler.

Söylenen yalan iyi niyetli bile olsa, kronikleşmesi halinde söyleyenin zihninde şöyle bir bilinç dışı varsayım oluşturur:

“Ben karşımdaki insanın duygularından sorumluyum.

Onun duygularının incinip incinmemesi benim kontrolümde.

Üzülmemesi için gerekirse kendi gerçekliğimden ödün vermeli ve yalan söylemeliyim.”


Bu varsayım, öncelikli olarak ilişkideki güç dengesini bozar.

Çünkü her insan kendi duygularından sorumlu olmalıdır.

Kişi, kendi duygularının sorumluluğunu başkasına yüklerse edilgen hale gelir; bu da sömürüye açık olmak demektir.

Eşinizin, kardeşlerinizin, evladınızın, hatta anne/babanızın sizi duygusal açıdan sömürerek aslında istemediğiniz şeyleri yaptırmaya çalışmayacağını düşünüyorsanız naif uykunuzdan uyanma zamanı…

Karşısındaki insanın duygularını kontrol edebildiğini fark eden kişi; o ilişki içinde kendini güçlü, muhatabını ise güçsüz görmeye başlar.

Dolayısı ile zaman içinde güçsüz gördüğü kişiye olan saygısını kaybeder.

Saygının olmadığı herhangi bir ilişkinin duygusal tatmin sağlaması mümkün değildir.

Eğer bahse konu olan ilişki romantikse, cinsel arzu ve tatmin de uzak diyarlara yelken açar.

Tabii bazı ilişkilerde güç dengesi başka sebeplerden dolayı zaten bozuktur veya taraflardan biri öyle algılar.

Bunlar sosyo-ekonomik hiyerarşi, yaş farkı, toplumsal cinsiyet rolleri gibi sebepler olabilir.

Böyle sebeplerden ötürü taraflardan biri, diğeri üzerinde hakimiyet kurmaya çalışırsa kendini dezavantajlı, güçsüz gören taraf; dengeyi sağlayabilmek için zaman zaman yalana başvurabilir.

Yalan söyleyen kişi, muhatabını kandırmayı kendi zihninde bir güç/zeka gösterisi veya üstünlük kurma olarak kodlamış olabilir.

Tabii bunu yaparken kendini de kandırdığının farkında değildir.

Çünkü asıl yapması gereken reel güç dengesizliğine vurgu yapmak, ilişki yaşadığı kişiden hakimiyet kurmaya yönelik davranışlarına son vermesini istemek ve bunu ortadan kaldırmak için bireysel çaba sarf etmek iken; yalana başvurmak bu ilişkideki dengesizliğin sürmesine sebep olur.

Her koşulda yalan söyleyen kişi kendinden ödün vermiş olur.

Söylediği her yalan esnasında kendine şu subliminal mesajı verir:

“Ben kendi gerçekliğimin arkasında duracak kadar güçlü değilim.

Gerçek benliğimi, isteklerimi ve arzularımı dile getirirsem kabul görmem.

Çünkü aslında ben gerçekte olduğum gibiyken sevilecek biri değilim, değersizim.”


Gerçeklerle yüzleşmek ve varsa dezavantajlı olduğu durumlarda kendini geliştirerek sorumluluk almak yerine kolaya kaçarak kronik yalana başvuran kişi; bu yöntemde ısrar ettiği sürece kendini güçsüzleştirmeye ve değersizleştirmeye devam edecek, aslında sevilmeyi hak etmediğini bir zikir gibi kendi kendine tekrar edecektir.

Bazen kendimizle ilgili algılarımızda yanılabiliriz de…

Ortada reel herhangi bir dengesizlik yokken çeşitli konularda kendimizi dezavantajlı gibi hissedebiliriz.

Bu hislerin kökeni büyük oranda çocukluk yaşantılarımıza dayanır.

İçine doğulan kültürel ortam, ebeveynlerin yetiştirme tarzı veya genetik bazı sebepler kişide aşağılık kompleksine yol açabilir.

Çoğu insan bu komplekslerle yüzleşmek yerine kendini ve çevresini kandırmaya çalışır.

Buna popüler kültürde Burhan Altıntop sendromu da diyebiliriz.

Kişi, olmadığı biri gibi davranarak otantik benliğini saklar.

Böylelikle kurulan ilişkiler yüzeysel ve sahte kalmaya mahkum olur.

Yüzleşildiği takdirde dezavantaj olarak algılanan bazı özelliklerin aslında eksiklik değil, farklılık olduğu anlaşılır.

Farklılık; bakış açısına göre zenginlik, çeşitlilik anlamına da gelebilir.

Zaten farklılığı eksiklik olarak gören biri ile duygusal tatmin sağlayacak herhangi bir ilişki kurmak da mümkün değildir.

Her hâlükârda yalan, duygusal ve yakın ilişki kurmuş insanlar arasına mesafe koyar.

Çünkü yalanın olduğu bir ilişkide artık taraflar aynı gerçekliği paylaşmıyor demektir.

Kronikleşmesi halinde zararsız görülen pembe/beyaz yalanlar için de aynısı geçerlidir.

“Bu pantolon kalçamı büyük mü gösterdi Mahmut?” klişesi üzerinden gidelim.

Mahmut tabii ki burada “pantolonla alakası yok, sen şişmansın” dememeli.

Ne söylendiğinden çok, nasıl söylendiği önemlidir.

Yerinde bir üslupla:

“Hayatım, bu pantolon sana pek yakışmadı sanki. Daha güzel bir kıyafet bulabilecek kadar zevkli biri olduğunu düşünüyorum…” demesi halinde zararsız yalan söylemekten çok daha sağlıklı bir tutum sergilemiş olur.

Çünkü zaten pantolonun kalçasını büyük mü gösterdiğini soran kişi, içten içe kalçasının büyük olduğunun farkındadır.

O sorunun alt metninde “beni kalçamın büyük olmasına rağmen çekici buluyor musun?” mesajı vardır.

Mahmut çekici buluyorsa zaten sorun yok.

Çekici bulmadığı halde pembe/beyaz yalana başvurarak “yoo, gayet güzel oldu” demesi ve bunu kronikleştirmesi halinde belirli bir zaman sonra tarafların arasındaki zihinsel, duygusal ve cinsel mesafe giderek açılacaktır.

Yakın ilişkilerinizde kronik yalan söylemek zorunda hissediyor veya kronik yalanlara maruz kaldığınızı düşünüyorsanız ve bundan şikayetçiyseniz danışmanlık almayı düşünebilirsiniz.

Danışmanlık sürecinde, ilişkinize yalanın girmesine sebep olan dinamikler analiz edilir.

Sorunun kaynağı belirlendikten sonra çözmesi çok daha kolay olur.

Kendinize dair gerçek dışı olumsuz yargılarınız varsa danışman eşliğinde bunlarla yüzleşmek ve onları eksiklik değil; farklılık, çeşitlilik, zenginlik olarak kabul etmeniz daha sancısız olacaktır.

Danışmanlık randevusu için tugrulkatkak@gmail.com adresine e-posta gönderebilir veya aşağıdaki butona tıklayarak WhatsApp üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

Diğer yazıları için tıklayınız.

Kronik yalan ve ilişkiler” için bir yorum

Yorumlar kapatıldı.