
İntihar dâhil hiçbir felaket haberine bakmıyorum, sebebini “Kötü Haberin Cazibesi” adlı yazımda bulabilirsiniz.
Ancak yine de ülkenin gündemine oturmuş felaket haberleri bir şekilde beni buluyor.
Tıp fakültesinde ikinci sınıf öğrencisi olan 20 yaşındaki Enes Kara, intihar etmiş. Anladığım kadarıyla intihar etmeden önce de bir video çekip arkasında bırakmış.
Birçok insan olayı anlamlandırmaya çalışıyor; kimi siyasi açıdan bakıyor, kimisi ise özdeşim kurarak duygusal yaklaşıyor. Ben de psikososyal açıdan değerlendirme gereği duydum.
İnsanı hayata bağlayan üç temel unsurdan söz edebiliriz:
1- Aile
2- İş, eğitim, kariyer, kendini gerçekleştirme, zanaat vs.
3- Sosyal çevre
Bu üçlünün hepsi yolunda gidiyorsa kişi hayatına mutlu bir şekilde devam eder.
Sadece birinde sorun varsa kişi kendinde o sorunla mücadele edebilme gücünü bulur. Sorunun çözümüne dair yaratıcı fikirler üretir ve uygulamaya sokacak motivasyona da sahip olur.
Bu üç ayağın ikisi sorunluysa, sadece biri yolunda gidiyorsa kişi sorunlarıyla baş etmekte güçlük çeker. Çeşitli ruhsal sıkıntılar yaşar. Yardıma ihtiyacı olduğunu bilinçli bir şekilde veya bilinç dışı düzeyde belli eder.
Üç maddenin üçünde de sorun varsa kişi sorunlarıyla baş edemez hale gelir, temel yaşam motivasyonunu kaybeder. Suç işlemeye, kendine veya başkasına zarar vermeye meyilli olur.
Enes’in babasının açıklamasına bakarak ailesinin yanında olmadığını söyleyebiliriz.
Henüz üniversite öğrencisi olduğunu ve kaldığı evdeki ortamın da sorunun başlıca sebeplerinden biri haline geldiğini göz önüne alırsak ikinci ve üçüncü maddeler de iç içe geçmiş.
Enes’in maalesef tutunacak dalı kalmamış. Yardım isteyebileceği bir merciden söz edilemeyeceği gibi, nefes alacak alan bile bulamamış…
Ruhu şâd olsun, tabii ki tek seçeneği intihar etmek değildi. Onun yerinde başkası olsa bulunduğu yerden kaçabilir, isyan edebilir, şiddete başvurabilirdi.
Bunlar için doğru ya da yanlış demek manasız, çünkü hepimiz hayatı kendimize has bir filtreden geçirerek değerlendiriyoruz.
Yukarıda tarif ettiğim şartlarda Enes’e intihar kararını aldırtan etkenler içinde en büyük pay genler, yetiştiği çevre, mizaç ve karakter arasında paylaştırılabilir.
Enes’ten farklı genlere sahip, farklı bir çevrede yetişmiş, farklı bir mizaca ve karaktere sahip biri bambaşka bir tepki verebilirdi.
Ancak yine de aynı şartlar altında temel yaşam motivasyonunu kaybetmiş olacağından Enes’in çektiği zorlukların bir benzerini çeker, sadece tepkisi farklı olurdu.
Bu felaket bize siyasi çıkarımlar, sosyal medyada popülist paylaşımlar veya Enes’in kolay yolu seçtiğine dair yargılamalar yaptırmadan önce kendimizi sorgulatmalı.
Hayatınızda yukarıda bahsettiğim üç maddeden kaçı yolunda gidiyor? Hangisi sorunlu? Sorunun ne kadar farkındasınız? Kaynağının ne olduğunu biliyor musunuz? Çözüm için bir planınız var mı? Varsa bu planı uygulamaya sokacak motivasyona sahip misiniz?
Bu soruların cevabını tek başınıza bulmakta zorluk çekiyorsanız profesyonel destek almayı düşünebilirsiniz.
Enes’i geri getirmek mümkün değil ama Enes’in yolundan gidip gitmemek tamamen elimizde.
Sevgiler.