
Tartışma esnasında bazen taraflardan biri, ortaya koyacak mantıklı bir argümanı kalmadığında “bel altı” yöntemlere başvurabilir.
En sık başvurulan yöntemlerden biri ad hominem‘dir.
Kısaca özetlemek gerekirse; tartışılan konuyla alakasız, tartışılan kişinin şahsıyla ilgili sözlü saldırıda bulunmaktır.
Örneğin; evdeki iş bölümü hakkında tartışan eşlerden birinin diğerine “sen önce git o fazla kilolarını ver” demesi ad hominem’dir.
Çözüm odaklı bir yaklaşım değildir, aksine sorunu büyütmeye yol açar.
Ad hominem’e başvurulmadan önce bahse konu olan çiftin gündemde sadece bir problemi varken, artık birden fazla sorunla baş etmek zorundalardır.
Fazla kilolarına vurgu yapılan eşin, doğal olarak devamında:
“Ne yani, sen bana şişman mı demek istiyorsun?”
“Artık beni beğenmiyor musun?”
“Yoksa beni sevmiyor musun?”
gibi olumsuz düşünceler silsilesine kapılması kaçınılmazdır.
Çiftlerin tartışması oldukça sağlıklıdır, önemli olan nasıl tartışıldığıdır.
Hakarete, saygısızlığa ve şiddete başvurmadan yapılan ve çözüme bağlanan tartışmalar çiftleri birbirine yakınlaştırır.
Ancak bir tartışmayı çözebilmek için iki tarafın da ne hakkında tartıştıklarına dair hemfikir olmaları gerekir.
Çiftlerden biri yemeğin tuzu hakkında tartıştıklarını düşünürken diğeri yemek yapma becerilerinin sorgulandığını zanneder ve bunu hayattaki genel becerilerine dair bir saldırı olarak algılarsa kısa sürede çözülebilecek bir mesele içinden çıkılamaz bir hâl alabilir.
Bunun önüne geçebilmek için tartışmanın hem başında hem de gerekirse ortasında tarafların birbirlerine ne hakkında tartıştıklarını söylemeleri/hatırlatmaları faydalı olacaktır.
Tartışmanın verimini artırmak ve süresini kısaltmak için de konu mümkün olduğunca somutlaştırılmalıdır.
Örneğin;
“Sen artık beni sevmiyorsun, benimle hiç ilgilenmiyorsun” gibi genel bir ithamda bulunmaktansa,
“Gün içinde beni daha çok aramana ihtiyacım duyuyorum, seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum” demek çözüme ulaşmayı kolaylaştırır.
Çünkü bu sayede iki taraf da aslında ne istendiğini ve bunun için neler yapılabileceğini bilir.
Yanlış anlaşılmaların ve iletişim hatalarının da önüne geçilmiş olur.
Sevgiler.