
İngilizcede “kırmızı bayrak” anlamına gelen red flag; çeşitli spor müsabakalarında bir sorunun olduğunu sporculara ve izleyicilere göstermek için kullanılır.
Romantik ilişkilerde ise birbirlerini tanımaya çalışan çiftlerin partnerlerinde görüp hoşlanmadıkları davranışlarına işaret etmek için kullanmak üzere popüler kültüre girmiştir.
Çiftlerden birinin garsona kaba davranması kadar basit ve aşikâr bir şey de olabilir, ebeveyni ile bir hayli sorunlu ilişkisinin varlığı kadar derin ve karmaşık da…
Neyin red flag olup olmadığı kişiden kişiye ve dolayısıyla çiftten çifte değişir.
Hizmet sektörü çalışanlarına kötü davranarak ego tatmini sağlayan bir çift için garsona kabalık etmek red flag olmayabilir mesela.
Dilerseniz birkaç tipik red flag örneklerinden bahsedelim.
Karşı cins ebeveyni ile ilişkisi: Hepimiz karşı cins ile nasıl iletişim ve bağ kuracağımızı önce aile içinde öğreniriz. Kız evlatlar için babaları, erkek evlatlar için ise anneleri ile olan yaşanmışlıkları romantik ilişkilerini nasıl yürüteceği ve partner tercihi gibi konularda son derece önemlidir. Bu alanlarda sorun yaşamış ve üstesinden gelememiş insanlar, karşı cinsten ebeveynleri ile olan problemlerini romantik partnerlerine aktarabilirler. Bu da toksik bir ilişkiye davetiye çıkarır. Yeni yeni tanımaya çalıştığınız flörtünüzün böyle bir sorunu olup olmadığını anlamak için ailesinden bahsetmesini isteyebilirsiniz. Tabii ki neredeyse kimse “benim annemle/babamla sorunum var” demeyecektir. Anlattıklarını dinlerken satır aralarına bakmak, size tutarsız gelen konular üzerine ilerleyen zamanlarda tekrar değinmek faydalı olabilir.
Aşırı kıskançlık / kısıtlayıcılık: Düşük özgüven göstergesidir. Aşırı kıskanç ve kısıtlayıcı partnerler kiminle görüşüp görüşmeyeceğinize, nereye gidip nasıl davranacağınıza, ne giyip ne giyemeyeceğinize karar verebileceklerini düşünürler. Hayatın diğer alanlarında kendini güçsüz hisseden bu gibi insanlar, güçsüzlüklerini romantik partnerleri üzerinde otorite kurarak telafi etmeye çalışırlar.
Eleştirellik: “Her şeyin en doğrusunu ben bilirim” anlayışındaki insanlarla uzun süre birlikte olan kişiler zamanla kendilerine olan saygılarını ve özgüvenlerini kaybeder. En ufak bir adım atmadan önce bile kendilerini sorgularlar, dolayısıyla belli bir süre sonra hareket edemez hale gelirler. Flört esnasında veya ilişkinin başlarında eleştirel insanlar kendilerini “Onu neden öyle yapıyorsun? Şöyle yapsan daha iyi olur. Bunu böyle yapmalısın” gibi sözlerle belli ederler. Tabii ki taraflar arasında geri bildirim önemlidir ve dikkate alınmalıdır ama eleştirinin sıklığı ve yoğunluğu bu durumun red flag olup olmadığını anlamanıza yardımcı olacaktır. Eğer gerçekten bir eleştiri gerekiyorsa eleştirecek olan taraf “yanlış anlamazsan bir şey söylemem gerekiyor…” veya “sana bir konuda eleştiri sunabilir miyim?” gibi cümlelerle girizgâh yapmalı veya izin almalıdır. Karşınızda buna benzer cümleler kurmadan, sizi bodoslama eleştiren biri varsa size; fikirlerinize, hayata bakış açınıza ve tercihlerinize saygı duymadığını anlayabilirsiniz. Durumun gerçekten böyle olup olmadığını eleştirisine itiraz ederek deneyebilirsiniz. Eğer boş bulunduğu için direkt eleştirmişse itirazınızı anlayışla karşılayacak ve saygı gösterecektir. İtirazınıza da saygı duymuyorsa ve sizi bilmemekle, anlamamakla suçluyorsa eleştirel bir insanla muhatapsınız demektir.
Trip atmak: Her ne kadar kadınlara atfedilen bir davranış olsa da erkekler arasında da trip atanlara rastlamak mümkündür. Pasif-agresif bir tutumdur, doğrudan ve sağlıklı iletişim yöntemlerini tercih etmektense dolaylı ve üstü kapalı konuşurlar. Muhataplarına gereksiz yere vicdan azabı yaşatarak istediklerini yaptırmaya çalışırlar. Doğrudan iletişim kuramayan, ne istediğini veya istemediğini açıkça ifade edemeyen biriyle sağlıklı bir ilişki yaşamak da mümkün değildir.
Bencillik: İlişkilerdeki alma/verme oranı dengeli olmalıdır. “Hep bana” diyen, sürekli kendi dediği olsun isteyen, kendi istediği yerlere gidip sadece kendi ilgisini çeken aktiviteler yapmaya direten biri ile tatmin edici bir ilişki yaşayamazsınız. Zamanla kendinizi kimliksizleşmiş hissedersiniz. Partnerinizin veya partner adayınızın bencil olup olmadığını görmek için buluştuğunuz yerleri çoğunlukla kimin seçtiğine, hangi aktiviteyi yapacağınıza kimin karar verdiğine dikkat edebilirsiniz. Herhangi bir dengesizlik sezmeniz durumunda alternatif bir plan önerebilir ve karşınızdaki insanın yaklaşımına bakabilirsiniz. Eğer bir gerekçe sunmadan önerinizi reddediyorsa bencil bir insanla muhatap olma olasılığınız yüksektir.
Kronik yalan: Aynı adlı yazımda da belirttiğim üzere bazı insanların gerçekle baş etme kapasitesi düşüktür. Geçmişleri veya kendileri hakkında yalana başvurarak üzerinizde farklı bir intiba yaratmaya çalışabilirler. Tanışıklığınızın başlarında karşınızdaki insanın ufak da olsa birkaç yalanını fark ettiyseniz algılarınızı keskinleştirmeniz gelecekte üzülme ihtimalinizi azaltır.
Küçümseme / şakayla karışık bile olsa aşağılama: Taraflardan biri bu davranışı özellikle topluluk içinde yapıyorsa büyük bir red flag’dir. Bunu yapan kişinin kendini partnerinden üstün görme ihtiyacı var demektir. İlişki boyunca güç savaşları kaçınılmaz olur. “Şaka yaptım bebeğim ya” gibi açıklamalar olayı her ne kadar masumlaştırmaya çalışsa da partnerine saygı duyan biri hele hele topluluk içinde onu asla küçümsemez, aşağılamaz.
İlişkinin aşamalarını geçmekte acelecilik: Her ilişkinin kendine has bir hızı vardır. Bu hız partnerlerin karşılıklı rızasına göre belirlenir. Eğer taraflardan biri, diğerinin kendini rahat hissetmediği ölçüde aceleci davranarak yakınlaşmaya çalışıyorsa bir sorun var demektir.
Tabii ki bunlar sık karşılaşılan ve en problematik red flag’lerden bazılarıdır. Kişiden kişiye değiştiğini hatırlatmak gerek. Kimisi için evcil hayvan sevmemek red flag’dir, başkası için ise alkol kullanmak.
Bir davranışın red flag derecesinde olup olmadığına karar vermek için ise aşağıdaki kriterleri kullanabilirsiniz:
1- Davranışın sıklığı
2- Davranışın yoğunluğu
3- Davranışın sizde yarattığı rahatsızlık düzeyi
Diyelim ki eski sevgiliden bahsetmek sizin için red flag. Ancak muhatabınız kırk yılda bir, sadece konusu açılırsa, kısa ve öz bir şekilde bahsedip konuyu kapatıyorsa ve bu durum sizi tahammül edebileceğiniz seviyede rahatsız ediyorsa sorun yok demektir.
Gelgelelim, partner adayınız daha ilk buluşmada “annem şöyledir, babam böyledir” diye konuyu sürekli ebeveynlerine getiriyorsa orada ebeveynden ayrışamama/bireyleşememekten söz edilebilir. Böyle bir insanla evlenmeniz halinde ise sadece kendisi ile değil, anne veya babasıyla da evlenmiş olursunuz çünkü evliliğinize dair her detaya ebeveynini de dâhil edecektir.
Red flag gördük, ne yapalım?
İlişkinin başındaysanız ve partner adayınızdan çok da fazla etkilenmediyseniz en sağlıklı yöntem görüşmeyi sonlandırmaktır.
Etkilendiğiniz ve daha yakından tanımak istediğiniz birinde red flag yakaladıysanız kendi kendinize bir metodoloji geliştirebilirsiniz.
Örneğin; bahse konu olan davranışın sizin için ne ifade ettiğine dair muhatabınızla konuşabilir ve yaklaşımını inceleyebilirsiniz.
Olumlu yaklaşıyor ve bu davranışı tekrarlamayacağını söylüyorsa görüşmeye devam edip takipte kalabilirsiniz.
Aynı davranışı yeniden sergilerse daha önce bu konuyu konuştuğunuzu hatırlatabilir ve sizin için önemine dair uyarıda bulunabilirsiniz.
Üçüncü kez tekrarlanması halinde ise yollarınızı gönül rahatlığı ile ayırabilirsiniz, zira rahatsız olduğunuz bir davranışını sonlandır(a)mayan birinden size yâr ve yardımcı olamaz.
Buraya kadar sorun yok; asıl sorun red flag’leri görememek, görülse bile görmezden gelmek veya gördükten sonra çok geç olması gibi durumlarda baş gösteriyor.
Görememe konusunda buluşmaların yeri/zamanı ve birlikte yapılan etkinliklerin çeşitlilik durumundan söz edilebilir. Kırk yılda bir buluşuluyor, buluşma kısa sürüyor veya sürekli aynı/benzer etkinlikler yapılıyorsa, buluşmanın mekanı taraflardan sadece birinin kendini rahat hissettiği bir ortam olarak seçiliyorsa red flag’lerin kendini belli edebilmesi için uygun koşullar sağlanamaz.
Görmezden gelmek ise daha karmaşık bir mesele. Aşırı sevme/sevilme açlığı, yalnızlık, başka partner bulamama korkusu, partneri gözde büyütme/abartılı yüceltme, kaybetme korkusu, sevilmeme korkusu gibi etkenlerden bahsedilebilir. Zaten bunlardan birkaç tanesi aynı anda varsa kişi kiminle olursa olsun sağlıklı ve tatmin edici bir ilişki yaşamakta güçlük çekecektir. Profesyonel yardım almayı düşünmelidir.
Bu iki durumdan biri veya aşamalı olarak her ikisi birden söz konusuysa bir süre sonra sorun kendini görmezden gelinemez veya tahammül edilemez ölçüde belli edecektir. Zamanlaması bazen ilişkinin önemli dönüm noktalarına denk gelir, bazen de evlilik sonrasına.
Her halükârda görmezden gelinemez bir sorun varsa ya çözüm aramak ya da uzaklaşmaktan başka çare yoktur. İlişkiyi ve partnerinizi kolayca vazgeçemeyecek kadar önemsiyorsanız çözüm için kendisiyle konuşmayı deneyebilirsiniz.
Bu noktada partnerinizin bahse konu olan davranışı sorun olarak kabul edip etmediği hayati önem taşır. Çözüme ulaşmak için taraflardan her ikisinin de ortada bir sorun olduğunu kabul etmesi gerekir.
Eğer sizin rahatsız olduğunuz bir durumu sorun olarak kabul etmeyen biriyle birlikteyseniz zamanla birbirinizden uzaklaşmaktan başka bir çıkış yolu görünmüyor demektir.
Red flag olarak nitelendirdiğiniz durumun bir sorun olduğunu partneriniz de kabul ediyorsa başlangıç için bu iyi bir haberdir. Çözüme ulaşma ihtimaliniz yüksektir. Davranışın kaynağı, gerekçesi, her iki taraf üzerindeki etkileri hakkında konuşulması faydalı olur.
Ancak her zaman bir davranışın kaynağı veya sebebi kolaylıkla tespit edilemeyebilir. Böyle durumlarda ilişki danışmanlığı almak etkili olacaktır.
Çiftlerin her ikisini de tarafsız ve profesyonel bir gözle analiz edecek bir danışman sorunun teşhisini zorlanmadan koyar, çözüme giden yolu da kolaylıkla saptar.
Geriye sadece o yol üzerinde kararlı ve azimli bir şekilde yürümek kalır, yolun sonu da tatminkâr ve mutlu bir birlikteliğe çıkar…
Danışmanlık hakkında detaylı bilgi ve randevu almak için tugrulkatkak@gmail.com adresine e-posta gönderebilir veya aşağıdaki butona tıklayarak WhatsApp üzerinden iletişime geçebilirsiniz.